15.09.2025

 


BAŞTAN UYARAYIM.

BU BİR ‘KUZEY IŞIKLARI’ ROTASI DEĞİLDİR : )

YAZ TATİLİNDE İZLANDA ÇOK DAHA FAZLASINI VADEDİYOR

 

Çocukluk hayalim, ateşin ve buzulun ülkesi, yanardağların memleketi, ziyaretçilerine hakkında konuşulandan hep çok daha fazlasını sunan güzel ada: İzlanda’dayım.

 

Bazı yerlere çok niyet eder, çok uğraşırsınız ama bir zamanı varmışçasına bekler ya işte öyle bir ülke oldu İzlanda benim için. Gerçek olmak için Kuzey ışıkları ile bir kış tatilini değil, volkanik patlama ile karşılayacağı bir yaz tatilini bekliyormuş aslında. Yok yanlış okumadınız. Bu güzel ülke bizi tam da uçuşumuzun olduğu gün harika bir volkanik patlama ile karşıladı. Harika diyorum çünkü insan hayatında kaç kez bir yanardağın alevler püskürterek patladığına şahit olabilir ki ?

 

Hadi gelin anlatayım. Uçuş gününe kadar her şey normaldi aslında. Uçağa binene kadar böyle olduğunu zannediyorduk. Alanda volkanik bir patlama olduğunu öğrendik. Hayatınızda hiç tecrübe etmediğiniz bir şey olunca panik ile birlikte tuhaf bir de heyecan duyuyorsunuz. Bizim hissettiğimizde tam olarak bu oldu. Sonra uçak inişe geçtiğinde sağımızda solumuzda yanardağı arar oldu gözlerimiz. Bizimle birlikte tüm yolcular aynı manzarayı arıyor ve görüntülemeye çalışıyordu. Ve onu gördük. Ne muazzam bir manzara.

 

Uçuşu engelleyen, hava sahasının kapanmasına sebep olan bir patlama değildi ama ilk gün planımızı felce uğrattı. Alana iner inmez buraya çok yakın olan ve aynı zamanda mutlaka deneyimlemek gerekilen bir nokta olan Blue Lagoon’a rezervasyonumuz vardı. Maalesef göl yanardağa çok yakın olduğundan ve küllere maruz kaldığından kapatıldı. Bunu oraya inince gelen bir mail ile öğrendik. Patlamanın gidişatı ön görülemediği için orada bulunduğumuz süre içinde güvenlik sebebi ile açılmadı. Şüphesiz İzlanda sıcak su kaynaklarının ve göllerin çok olduğu bir ülke lakin biz ilk güne Blue Lagoon’u alınca ve diğer günler farklı aktivitelere kanalize olunca bu güzellikten mağdur kaldık. Yine de bu rotayı yapacaklar için ilk gün planınızda Blue Lagoon olmasını öneririm. Alana çok yakın bir noktada olduğu için araç kiralamamış bile olsanız ister gölün anlaşmalı servisleri ile isterseniz alandan kalkan ve tam önünden geçen otobüs ile buraya ulaşmanız mümkün. Göl bu rotanın en çok rağbet gören uğrak noktası bu yüzden seyahatinizi planlarken kendi sayfasından size uyan bir paket seçerek önceden rezervasyon yaptırmayı unutmayın.

 

İlk günden ve volkanik patlamadan başlayarak yazıya hızlı bir giriş yapmış olsam da hadi gelin bu geziye nasıl hazırlandık biraz ondan bahsedeyim.




 

 

ROTAYA NASIL HAZIRLANDIK ?

 

Biletleri almak, uçuşları izinlere denk getirmek bir gezinin en önemli kısmı. Bunu hallettiğinizde işi yarılıyorsunuz zaten. Tabi bu düşük bütçe ile gezmeye çalışan bizler için geçerli. Yoksa THY ile her daim direkt uçuş var adaya. Ama bizler Pegasus başta olmak üzere daha pek çok havayolu firması ile aktarmalı uçtuğumuz için işler her zaman pek kolay olmuyor. Biz İzlanda’ya Stockholm aktarmalı uçtuk. Madem aktarmalı uçuyoruz öyleyse gelmişken bir ülke daha görelim diyerek 2 gün burada kaldık. Şahane bir gemi hostel da konakladık ki o da bir sonraki yazının konusu olsun. Dönüşümüz ise Paris üzerinden olunca bu güzel şehre göz atmadan olmaz diyerek bir 10 saatte burada geçirdik 😊 Şüphesiz sizler buralarda konaklamadan ve uçuş saatlerini denk getirerek direkt İzlanda’ya ayak basacak bir planda yapabilirsiniz.

 

NEDEN YAZIN GİTTİK ?

 

İzlanda denince ilk akla gelen şüphesiz Kuzey Işıkları oluyor. Bizim aklımıza ise kışın donmuş haline inat şıkır şıkır akan şelaleler, alabildiğine uzanan yemyeşil çayırlar, hava şartları izin vermeyeceği için kışın arkasına geçemeyeceğiniz ve belki de bu yüzden hayatınızın en özel gün batımını kaçıracağınız Seljalandfoss, ( fotoğraflarda arkasına geçip gün batımını izlediğim şelaleden bahsediyorum ) yine kışın gelirseniz karlarla kaplı olacağı için rengini göremeyeceğiniz volkanik patlamalar sonucu oluşan ve adeta siyah bir zümrüt gibi parlayan Black Sand Beach veee yazın Kuzey Buz Denizi’nde danslarıyla şov yapan balinalar oluyor. Özetle İzlanda yılın her mevsiminde farklı güzellikler sunarak ziyareti hak ediyor.

 

SEYAHATİ NASIL PLANLADIK ?

 

4 kişi çıktığımız bu rotada 2 kişi yeşil pasaportlu 2 kişi ise bordo pasaportlu olunca biz geziyi bordo pasaportlu arkadaşlarımızın vize sürelerine göre planladık. Biliyorsunuz ki İzlanda Schengen bölgesi ve Schengen vizesi istiyor. Adanın Golden Circle denen önemli bir bölümünü ve Güney İzlanda’yı gezmek için 4 tam gün ayırdık. Vaktiniz varsa, araç kiralayacaksanız ve kuzeyi de içine alan tam ada turu yapmak istiyorsanız bir hafta ideal olacaktır. Biz bu 4 günlük seyahatimizin ilk gününü gidemediğimiz Blue Lagoon ve İzlanda’nın başkenti olan Reykjavik’in merkezine ayırmıştık. Bir tam güne Golden Circle ve lav tünelleri turu, sonra ki güne şelaleler ve Güney İzlanda rotası ve son güne de balinaları görebileceğimiz bir tur ayarlamıştık. Vize ve patlamaya bağlı değişen rotamızı hadi gelin anlatayım.

 

İZLANDA 1. GÜN:

 

Alandan şehir merkezine otobüs ile geçtik. Kişi başı 5100 İzlanda Kronu yani yaklaşık 1300 TL verdik. ( Ağustos 2024 fiyatıdır. ) otobüs bizi merkez terminale getirdi. Buradan gideceğimiz lokasyona göre daha küçük araçlara geçtik. Biletinizi atmayın çünkü bu biletler sizin aktarma için de kullanacağınız transfer biletleriniz.

 

Booking üzerinden kiraladığımız eve kolayca ulaştık. Zaten merkezi bir konumda sayılır. Burada 3-4 günlük kira ücretleri 800-900 euro civarında. Çok fazla konaklama seçeneği yok. Fiyatlar genelde yüksek. Kuzey ışıkları döneminde ekstra bir artış oluyor. Rezervasyonları erken yapmak gerekiyor. Genel olarak pahalı bir ülke olduğunu düşünürsek otel yerine ev kiralamak ve evde bir şeyler pişirmek ya da en azından çantaya konserve gıdalar atmak mantıklı olabiliyor.

 

Volkanik patlama ile Blue Lagoon planı yatınca biz de rotaya şehir merkezini gezerek başlıyoruz. Ve başkentin adeta simgesi olmuş kilisesi ilk durağımız oluyor. Ağustos ayında yani aslında buranın da yaz mevsiminde olmamıza rağmen keskin bir soğuk ve sert bir rüzgar var. Hallgrimskirkja yani simge yapımız olan kilise tam da Kuzey’e yakışır sadelikte. Kiliseden denize doğru ana caddede yürüyoruz. Şehir merkezinin tek bir ana caddeden oluştuğunu söyleyebiliriz. Burası adeta şehrin kalbi. Alışveriş için mağazalar, hediyelik alacaksanız dükkanlar ve lokal restoranlar sollu sağlı hep bu cadde üzerinde. Reykjavik’in merkezini oluşturan cadde yani Skolavörqustigur’un bir ucunda az önce gezdiğimiz kilise diğer ucunda ise Hard Rock Cafe var.

 

Caddeyi gezerken hediyelik ve hatıralık kısmını da aradan çıkarıyoruz. Puffinler bu bölgeye özgü kuşlar. Doğal olarak pek çok hediyelikte ya da magnet de onları göreceksiniz. Yine Vikingler, balinalar, Kuzey mitlerine ait bu coğrafyanın pek çok karakteri de dükkanlarda yerini almış. Ben bir yanardağ magneti bir de Viking alıyorum.

 

İlk günü lokal lezzetler tadarak taçlandırmak istiyoruz. Cadde üzerinde Nyihresso isimli restoran tercihimiz oluyor. İzlanda’nın yerel birası ‘Gull’ söylüyoruz. Yanına patates püresi ile servis edilen bir balık yemeği, bir de geleneksel et çorbalarından söylüyoruz. Porsiyonlar büyük. İki kişi paylaşımlı olarak yiyor gayet güzel de doyuyoruz. Kişi başı 1000 TL bir hesap ödediğimizi de eklemek isterim. Ucuz bir ülke olmadığından yazının başında bahsetmiştim. Her gün üç öğünü bu şekilde yemeğe bir bütçemiz olmadığı için neyse ki yanımızda yeterince konservemiz var : ) kahvaltı için ufak tefek market alışverişi yaparak eve geçiyoruz. Yumurtanın tanesi 35 TL arkadaşlar bu da kayıtlara geçsin 😊

 


 

İZLANDA 2. GÜN:

 

Sanırım gezinin beni en heyecanlandıran günü bugün. Bugün tüm gün Güney İzlanda’yı geziyor olacağız. Peki nedir bu rotayı böylesine özel kılan ? BUZULLAR

 

Biz İzlanda’yı araç kiralayarak gezmedik. Sizler tabi ki böyle bir planda yapabilirsiniz. Biz her güne bir tur alarak, ve bu rotaları rehberden dinleyerek ve sindirerek gezmeyi tercih ettik.

 


Turlar sizin otelinize yakın, seçtiğiniz duraklardan alıyorlar. Ek dikkat etmeniz gereken nokta İzlanda genelinde iki renk durak olması. Sarı olanlar bildiğimiz toplu taşıma otobüsleri için. Pembe ve mavi olanlar ise işte bu turlar için olan duraklar.

 

Güney İzlanda rotamızın ilk durağı Skogafoss şelalesi. Siz hiçbir buzul şelalesinde ıslandınız mı ? izlanda’ya gelirken yanınıza mutlaka bir yağmurluk alın. O kadar çok şelale ziyaret edeceksiniz ki ıslanmamanız mümkün değil.

Sonraki durağımız Jökulsarlon. Vatnajokull Glacier & Jokulsarlon İzlanda’nın en büyük buzulu. Gördüğümüz kadarı bile çok büyük ve çok etkileyici derken yüzde 90’nının suyun altında olduğunu öğreniyoruz. Turumuz ‘amfibiyen’ araçlar ile devam ediyor. Bu araçlar hem karada hem de suda gidiyorlar. Buzul turuna bu araçlar ile çıkıyoruz. Yapılacaklar listesine bir tik daha.

Araç katılımcıları karada alıyor ve sonra suya iniyor. Tur yaklaşık 35 dk sürüyor. Bu turda biz buzul kütlesine dokunma şansınız da var. Bu arada buz mavisi denen rengin gerçekten var olduğunu görmek paha biçilemez bir deneyim. Jökulsarlon İzlanda’nın en büyük buzul gölü. Vatnajökull ise İzlanda’nın en büyük buzulu. Vatnajökull’un o buz mavisi güzelliğinde yer yer siyah katmanlar var. Bu siyahlıkların volkanik patlamalardan miras kaldığını öğreniyoruz.

 




Volkanik patlamalar sonucu oluşmuş Diamond Beach’e geliyoruz. Alabildiğine uzanan simsiyah bir kumsal. Elinize aldığınızda incecik ve pırıl pırıl parlıyor. Adını ise üzerindeki buzul kütlelerinden alıyor. Bir kumsal düşünün. Üzerinde irili ufaklı yüzlerce buz parçası olsun ve gün ışığı altında busiyah kumsalda bir ‘elmas’ gibi parlasın. İzlanda her adımımda şaşırtmaya, büyülemeye devam ediyor.

 

Tam gün batımı saatinde yeni bir şelaleye geliyoruz. Burası Seljalandfoss. Dünyanın arkasına geçilebilen sayılı şelalelerinden. Siz hiçbir şelalenin ardından ün batımı izlediniz mi ? ben izledim.

 

Hayatımın en güzel gün batımlarına bir yenisi ekleniyor. Şelalenin ardına geçerken ıslanıyoruz. Aslında burada gün batımı izleyeceğimizden haberimiz yoktu. Sadece arkasına geçebileceğimizi biliyorduk. Ama o gün güneş resmen şov yaptı. Gökyüzü adeta turuncuya boyandı. Şelalede çıkan gökkuşağı ile çığlık attığımı hatırlıyorum. Okurken hissettiklerimi hissedebilmeniz en büyük dileğim.

 


2. gün rotamız Skogafoss, Eyjafjallajökull, Jökulsarlon, Vatnajökull, Diamond Beach, Seljalandfoss, Gljufurafoss ve Vikinklerden kaldığına inanılan Vik Kasabası ile son buluyor. Otobüs bizi aldığı durağa bırakıyor. Dinlenmek için evimize geçiyoruz.yarın yeni bir gün ve yeni bir tur bizi bekliyor. Heyecanlıyız : )

 

 

 








İZLANDA 3. GÜN:

 

Bugün buzdan ateşe geçiyoruz. Günün turu lav tünelleri. Gördüğümde aklıma gelen tek şey bu dünyaya ait olmadıkları. Lütfen yolunuz bir gün İzlanda’ya düşerse bu turu yapın ve lav tünellerini mutlaka görün.

 

Tam 5200 yıllık bir lav tüneline girdik. Giriş öncesi kısa bir bilgilendirme aldık. Rehberimiz içeride anlatmaya devam etti. Turun başında güvenlik için kasklarımızı giydik ve yürüyüş batonlarımızı aldık.

 

Tur yaklaşık 40 dk sürüyor. Bu kısa olan tur. Dilerseniz 8 kişilik gruplar halinde 3 saat süren daha detaylı bir lav tünelleri turuna da katılabilirsiniz. Biz bu kısa turu yolunu İzlanda’ya düşürenlerin mutlaka görmesi gereken Golden Circle turu ile birleştirdik.

 

Bu lav tünelleri volkanik patlamalar sonrası lavların yer altında akması ile oluşmuş. Her patlamaya ait ayrı bir katman var. Yeniler daha açık renkken eskiler neredeyse kırmızıya dönmüş.

 

NASA bu tüneller üzerinde çalışıyormuş. Kayaçlar üzerinde buluna bazı bakteriler oksijensiz ve susuz yaşayabildikleri için bu bulgular Mars çalışmalarında da kullanılıyormuş.

 



Tünellerde ilerleyip bir noktada duruyoruz. Tam da burada rehberimiz hepimizden aynı anda çığlık atmamızı istiyor. Üçten geriye sayıyor ve aynı anda bağırıyoruz. Mağara benzeri bir yerde olduğumuz için hepimiz bir eko bekliyoruz ama olmuyor. Bu kayaçların sesi emdiğini ve bu yüzden yankı olmadığını öğreniyoruz.

 

Yeniden yeryüzüne çıktığımda hala gördüklerimin ve öğrendiklerimin etkisindeyim. Az önce tam 5200 yaşında bir lav tüneline mi girdim ben ? inanılmaz…

 

Lav tünellerinden sonra Golden Circle rotamız başlıyor. Rotanın ilk durağı Geysir. Geysir İzlanda dilinde ‘fışkırmak’ demekmiş. Düzensiz aralıklarla yeryüzüne püskürerek çıkan sıcak su kaynakları bunlar. Kelime daha sonra İngilizcede ‘gayzer’ olmuş. Ne zaman fışkıracağını bilmediğimiz için kamera açık bekliyoruz. Tam bir görsel şölen.

 

İkinci durağımız Gullfoss yani ‘Altın Şelale.’ İzlanda’da ki meşhur Golden Circle turunun adı bu şelaleden geliyor. Üzerinde kocaman bir gökkuşağı var. Hatta bazen iki tane oluyorlar. Tam da o gökkuşağının altında arkadaşlarım doğum günümü kutluyor. Benim için bir kek almışlar. Üzerinde mumum bile var. Şaşırıyorum çünkü yoğun tempolu bir turun ortasındayız ama her detayı düşünmüşler. En merak ettiğim ülkede, gün batımında ve bir gökkuşağı altında giriyorum yeni yaşıma. İyi ki doğmuşum o zaman : )

 

Rotanın son durağı Thingvellir Milli Parkı. Game of Thrones’un Arya ile olan 4 bölümü burada çekilmiş. 201 yılına kadar burada sadece çakıl bir yol varmış. 31 Mart 2011 tarihinde Almannaga’da ki çakıl yolun ortasında bir çukur ortaya çıkmış. Yakın incelemenin ardından patikanın altında daha büyük ve daha derin bir fay keşfedilmiş. Bugün ki milli park işte tam da bu fay hattının kendisi aslında.

 

Günün rotasını Raufarhölshellir lav tünelleri, geysir, Gullfoss ve Thingvellir Milli Parkı ile tamamlıyoruz.

 

Bizim İzlanda rotamız vize almak zorunda olan arkadaşlarımızın alabildiği vize gün sayısına bağlı olarak bu şekilde oluştu. Sizler daha uzun süreli ve içeriğinde termal su kaynaklarının olduğu gezilerden tutun da balina izleme turuna kadar pek çok farklı rotayı da içine alan bir plan elbet oluşturabilirsiniz. Hatta bölgenin meşhur kuşları puffinleri bile bu turlarla gözlemleyebilmek mümkün. Biz bu gezide biraz volkanik patlamanın kurbanı olduk belki ama yine de şunu düşünmeden edemiyorum:

 

‘ İnsan hayatında kaç kez volkanik bir patlamaya tanık olabilir ki ? ‘

 

Bu rotanın tüm videolarına @basak.wanderlust İnstagram hesabımda, ‘ İZLANDA ‘ öne çıkan hikayelerimden ulaşabilirsiniz.

 

 

Sonraki yazıda buluşmak üzere esenlikle kalın…




 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder