19.02.2021

KUDÜS: CENNETİN KRALLIĞI







“Pandemi” nin yeni bir kelime olarak hayatlarımıza girmesinden sadece bir ay öncesiydi. Şimdi durup bakıyorum da; hem salgını hem de başlı başına ülkenin güzelliğini düşününce iyi ki diyorum; iyi ki gittim, gezdim gördüm...



Çok uzun zamandır hayalini kurduğum, görmek istediğim lakin konumu ve siyasi şartları gereği cesaret edemediğim bir rotaydı Kudüs. Düşününce iç savaş döneminde Ukrayna’dan geçmiş, Beyrut’ta adam boyu silahlarla donanmış askerlerin gölgesinde yeni yıla girmiş olduğumu hatırlayınca olacak bi cesaret geldi.

Sağlam bi araştırma yapıp, yakın zamanda yazılan blogları gözden geçirip, güvenlikten emin olunca biletimi aldım. Geziyi 2 tam gün olarak planladım. (2020 tarihli bu gezi için Pegasus gidiş-dönüş biletlerimin 920 tl olduğunu da buraya eklemek isterim.) 

Kudüs uçuşları alanların en son kapıları genelde. Çünkü sıradan bi kontrolden geçmiyorsunuz. Daha titiz bi “aranma” söz konusu. Ülkeden çıkarken böyle düşünmekle acele etmişim gerçi, asıl şov dönüşteymiş ve henüz bundan haberim yok ki onu da yazının sonunda anlatayım🙈

Kudüs’e direk uçuş yok. TelAviv’e, Ben Gurion Havaalanına inmeniz ve yaklaşık bir saatlik bir otobüs yada tren yolculuğu ile buraya gelmeniz gerekiyor. Ben alandaki gişelerden bilet alıp direk trenle gelmeyi tercih ettim. Otelimi gelmeden önce booking.com dan ayarladım. Şehrin en hareketli bölgesi olan Jaffa Caddesinde, Lev Yerushalayim apartta konakladım. (Aparta iki gece için 1.100 tl ödedim.) Cadde tam olarak modern Kudüs’ün merkezi. Sosyal yaşam ve hareketlilik yönünden buranın İstiklal Caddesi.



                                         Jaffa Caddesi

Kudüs tam bir tezatlıklar şehri. Herşey birbiriyle inanılmaz zıt ama tuhaf bir şekilde bir o kadar da uyum içinde. Her yerde eli silahlı kadın ve erkek askerler var. (Ülkede kadınlarında askerlik yapması zorunlu) Üniformaları olmasa görev başında olduklarını anlamak zor çünkü daha çok sokağın başında ayaküstü bir sohbet için toplanıvermiş gibiler. Öte yandan ana caddelerin bir çoğunda sabit piyanolar kurulu ve sokakta yaşadığına neredeyse emin olduğum bazı insanların bile Mozart çalabildiğine tanık oldu bu gözler, bu kulaklar.

Eski şehir merkezi dört çeyreğe ayrılmış durumda. Her bir çeyrekte Yahudiler, Hristiyanlar, Müslümanlar ve Ermeniler yaşıyor. Geziyi planlarken günlerinizi bu çeyreklere de bölebilirsiniz. Lakin her kültür birbiri ile o kadar iç içe ki Yahudi çeyreğinde ki Ağlama Duvarı’nı görmeye giderken kendinizi Müslüman mahallesinde buluveriyorsunuz. Her dört kültürede ait görülmesi gereken tüm önemli noktalar Eski Şehir bölgesinde, surların içinde. Kaldığım otel bu bölgeye yaklaşık 1,5 km’lik bir mesafede. O zaman hazırsanız gezmeye başlıyoruz🤗


KUDÜS 1. GÜN:


Kudüs, 610 yılında biz müslümanların ilk kıblesi olmuş. Kur’an’a göre Hz. Muhammed 10 yıl sonra Miraç’a buradan çıkmış. Yahudiler için önemi, Tevrat’a göre Hz. Davud’un bu şehri Büyük İsrail Devleti için inşa etmiş olması. Hıristiyanların kutsal kabul etme sebebi ise İncil’e göre Hz. İsa’nın Kudüs’te çarmıha gerilmesi.

Şehrin surlarla çevrili olduğunu söylemiştim. Bu surlar 16. yy da Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış. Yaklaşık olarak 5 km uzunluğunda. Surlardan şehre giriş yapabileceğiniz yedi kapı var. Ben Jaffa (Yafo) kapısından şehre giriş yapıyor, girer girmez de büyüleniyorum. Aniden geliveren o başka bir zamana ışınlanmışım hissi... O paha biçilemez duygu😊

Bu kapıdan girdiğimde beni Davud Kulesi karşılıyor. Burayı detaylı olarak 2.gün gezeceğim. Bugün için ilk hedeflerim Mesci-i Aksa ve Ağlama Duvarı.



                                      Mescid-i Aksa


El Aksa Camii’den, Kubbetüs Sahra’ya kadar olan 144 dönümlük alanın tamamı Mescid-i Aksa olarak anılıyor. Dinler o kadar birbirine geçmiş durumda ki Ağlama Duvarı, Mescid-i Aksa’nın bir parçası. El Aksa Camii, peygamber efendimizin, Miraç’a yükselmeden önce Mekke’den geldiği camii. Peygamber efendimizin Miraç’a yükseldiğine inandığımız Muallak Taşı ise altın kubbesi ile göz kamaştıran Kubbetüs Sahra’nın içinde.



                        Kubbetüs Sahra


Mescid-i Aksa, Mescid-i Nebevi ve Kabe ile beraber İslam’ın kabul ettiği üç kutsal bölgeden biri. Müslümanlar için en önemli özelliği İslam’ın ilk kıblesi olması. Hicret’in ilk yılında Müslümanlar buraya yönelerek namaz kılmışlar.



                                       El Aksa Camii


İsmini Arapça’da “en uzak” anlamına gelen “el aksa” kelimesinden alan El Aksa Camii, Kabe’ye olan uzaklığına ve Mekke’ye en uzak olan mescid olmasına itafen bu şekilde adlandırılmış.



                                       Muallak Taşı

Bir çok farklı hissi aynı anda yaşıyorum. Kutsal olmakla beraber oldukça mistikte bir yerdeyim. Ruhum Nirvana’ya ermiş sanki öyle... Masmavi gökyüzünün altında altın kubbe şıkır şıkır parlıyor. Bi dinginlik var üzerimde ama o pırıltıdan gelen birde tuhaf enerji. Ve biraz da kırgınlık / kızgınlık...

Neden mi ? İki gün boyunca hem Hristiyanların hem Yahudilerin her türlü kutsal mekanına dinime bakılmaksızın girebileceğim. Dilediğim gibi fotoğraf ve video çekebileceğim ama Mescid-i Aksa’ya girebilmek için Müslüman olmak ve bir de bunu ispatlamak zorundayım. Peki neden ? Kafam istemsizce sorguluyor. Camiden içeri girmek isteyen Japon turistlerin geri çevrilmesine gönlüm razı gelemiyor. İspanya’ya kadar gidip Sagrada Familia’ya müslüman olduğunuz için alınmadığınızı bir düşünsenize. Ne hissedersiniz ? Mescid-i Aksa’ya adım atar atmaz etek giymem için uyarılıyorum. El Aksa Camii ve Kubbetüs Sahra’nın girişlerinde ise Fatiha okumam isteniyor. Yapıların içlerini görevli rehberler eşliğinde geziyor ve buradan ayrılıyorum.

Acıktım. Ne yesem derken önüme bi sokak satıcısı çıkıyor. Lavaş arası falafel. Bi çok Arap ülkesinde yediğim, sevdiğim bi lezzet.



Ben sokakta ne bulursa yiyenlerdenim. Çünkü neden olmasın çünkü hem ucuz hem lezzetli😋 Hele ki İsrail gibi pahalı bir ülkede. Şöyle ki sıradan bir tavuk döner 25-30 şekel yani bizim paramızla 50-60 tl. Yok şaka yapmıyorum çok ciddiyim. En ucuz suyu süpermarketden aldım ki 1,5 litresi 4 şekel yani 8 tl. Özetle hem paramız değersiz hem de ülkenin kendisi pahalı. (Fiyatlar Ocak 2020 içindir.)

Müslüman çeyreğindeki çarşıyı gezerek Aslanlı Kapı’dan, şehirden çıkıyorum. Kapı, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış. Rüyasında dört adet aslan gören Kanuni bunu Kudüs’e yormuş ve bu kapıyı yaptırmış. Kapının her iki yanındaki ikişerden dört aslanda Kanuni’nin rüyasında gördüğü aslanları simgeliyormuş.


                     Aslanlı Kapı

Rotamda sırada Zeytin Dağı var. Her üç din içinde kutsal bi bölge burası. İslamiyette, Sırat Köprüsü’nün, Harem’ül Şerif ile Zeytin Dağı arasında kurulacağına inanılıyor. Benzer bir inanç Yahudilercede kabul gördüğü için bu tepeye çok önem veriyorlar. Bu yüzden tepeden, eski şehre kadar olan tüm alanYahudi mezarları ile dolu. Hristiyanlarca kutsal olmasının sebebi ise İsa Peygamber’in çarmıha gerilmeden önce son duasını yaptığı Getsemani Bahçeleri’nin burada olması.



Yahudi Mezarları


         Zeytin Dağı’ndan eski şehir ve Mescid-i Aksa


               Getsemani Bahçeleri

Eski şehirden Zeytin Dağına epeyce yürüyorum ama zaten bir şehir en güzel böyle gezilmiyor mu? Üstelik görmek istediğim en özel noktalar bu rota üzerinde. Tepeden Yahudi mezarlarının ve eski şehir manzarasının şahane fotoğraflarını çektikten sonra yol üzerinde önce Getsemani Bahçeleri’ni daha sonra ise gördüğümde adeta büyülendiğim Meryem Ana Kilise’sini geziyorum. Burası aslında Hristiyanların Hz. Meryem’in kabrinin olduğuna inandıkları bir mağara kilise. İçerideki renkler, ambiyans ve verdiği hissiyat muhteşem.



                           (Tomb of Virgin Mary)

Büyülenerek ayrılıyorum kiliseden. Bir çok ülkede bir çok kilise gezdim. Burası aynı zamanda bi mezar olmasından mı, Hazreti Meryem’e ait olduğuna inanıldığından mı bilmiyorum bi farklı etkiliyor beni. 

Yeni hedefim Ağlama Duvarı. Ama Kudüstesiniz ve tarihin böylesine zengin olduğu bi yerde bi hedef koymak ve oraya gitmek öyle zor ki! 



Dikkatle baktığınızda yapılar adeta bi tarih şeridi gibi. Geçmişten günümüze tüm izler mevcut. Fotoğrafta en üstte El Aksa Camii’nin kubbesi görünüyor.

Ve çok merak ettiğim orjinal adı ile Western Wall yani Batı Duvarı, ülkemizdeki bilinir ismiyle Ağlama Duvarı’ndayım. Burası Kudüs’ün en önemli noktalarından biri. Yahudiler için kutsal olan bu duvar devasa taşları ile yerden 18 metre yüksekliğinde. Aslında bu duvar Yahudilerin kutsal kabul ettiği “Büyük Tapınak’ın” günümüze ulaşabilmiş batı duvarı.

Duvar yüzyıllar boyunca Yahudilerin geçmiş kötü anılarını hatırlayıp, güçlü bir Yahudi devleti kurma istekleri konusundaki hayal, dua ve gözyaşlarına şahit olduğu için Ağlama Duvarı adını almış. Yahudilerin inancına göre bu duvar yıkılmayacak ve Allah batı duvarını hiç terketmeyecekmiş.


                              

                                  Ağlama Duvarı

Ağlama Duvarı önünde neden güldüğümü kimse sorgulamasın. İnstagramda paylaşınca böyle bi yorum gelmişti bi arkadaşımdan🙈



Ağlama Duvarı’n da erkekler ve kadınlar için ayrılmış iki bölüm var. İbadetler ayrı olarak yapılıyor. Duvarın hemen üstü Mescid-i Aksa. 

İlk gün için hedeflediğim tüm noktaları böylelikle tamamlamış oluyorum. Hava misss. Kaldığım apartıma geze geze dönmeli, bu şehri hafızama iyice kazımalıyım. Acıkan karnımıda doyursam fena olmaz. Bi falafel dürüm daha yerim aslında😜


KUDÜS 2. GÜN:

Kahvaltı yapıp, hemen sokaklara atmalıyım kendimi. Dışarıda pırıl pırıl bir hava var. Sıradışı bir ülkedeyim. Göreceğim daha çok yer var ve heyecanlıyım. Sağlam bi kahvaltı ile güne başlıyorum. Enerji verebileceğini düşündüğüm herşey tabağımda. Dünü yaklaşık 35 bin adımla kapattığımı düşünürsek, oldukça ihtiyacım olacak😅

Aynen dün olduğu gibi Jaffo Caddesi boyunca yürüyor ve Eski Şehre ulaşıyorum. Dün farklı hedeflerim olduğu için önünden şöyle bir göz atarak geçtiğim Davut Kalesi ve Kulesi var bugün listemde ilk olarak.

Davud Kalesi

                            Davut Kalesi

Davut, İsrailoğulları’nın kurduğu İsrail Krallığı’nın 3. kralı ve Kudüs kentinin kurucusudur. Tanah ve Kuran’da nebi (peygamber) olarak geçer. Hristiyan inancında İsa’nın Eski Ahit’te ki simgelerinden biri sayılır. 

Musevi kutsal kitabı Tanah’ın Mezmurlar bölümünü oluşturan 150 şiirin Davut tarafından yazıldığı kabul edilir. Bu şiirler gerek Museviliğin, gerek Hristiyanlığın en sevilen dini metinleri arasındadır. Kuran’a göre Zebur, Davut Peygamber’e indirilmiştir.

Davut Kulesi, şehri yukardan görmek isteyenler için güzel bir konuma sahip. Ancak giriş ücreti biraz yüksek. Listemde benzer manzaraya sahip iki farklı nokta olduğu için ben çıkmamayı tercih ettim. Kalenin içinde Kudüs’ün İlk Tapınak’tan itibaren tarihini anlatan farklı müzeler var.

Davut Kulesi’nden, Hristiyan Mahallesi’ne geçiş yapıyorum. Sırada Via Dolorosa yani “Çile Yolu” var.

Via Dolorosa yani Çile ya da Acı Yolu, İsa Peygamber’in sırtına çarmıh bağlıyken yürüdüğü yol. 


                                       Çile Yolu

Bu yol üzerinde 14 kutsal nokta var. Bunların bazıları kilise ya da şapel iken bazıları ise işaretler ile gösterilmiş kutsal olduğuna inanılan noktalar. Bu yolu bir papaz yada din görevlisi eşliğinde gezen ve bu noktalarda durup dua eden Hristiyanlar göreceksiniz. 


Yol üzerinde ki kutsal 14 nokta bu şekilde numaralandırılmış

                   Kutsal Kabir Kilisesi

Kutsal Kabir Kilisesi yani tabelalarda göreceğiniz ismi ile Churh of the Holy Sepulchre, Hristiyanlar için dünyadaki en önemli kiliselerden. Via Dolorosa yani Çile Yolu’nu yürüyen Hristiyanlar, en son bu kiliseye ulaşıyor ve inanışları gereği hacı oluyorlar.


                              Kilisenin Girişi

Burası aynı zamanda İsa Peygamber’in son yolculuğuna hazırlandığı ve kabrininde olduğuna inanılan kilise. Kapıdan girdiğinizde sizi büyük, mermer bir taş karşılıyor. İnsanların üzerine yağ döktüklerini, dua ettiklerini göreceksiniz. Bu taş İsa’nın son yolculuğuna hazırlandığı taş. 


  
 
       İsa Peygamber’in son yolculuğuna hazırlandığı taş

Girişte hemen sağınızda kalan merdivenlerden yukarıya çıktığınızda ise oldukça gösterişli bir alana ulaşıyorsunuz. Burası “Golgotha” yani İsa Peygamber’in çarmıha gerildiğine inanılan yer. Herşey o kadar sıradışı ki ben gerçekten burada mıyım inanamıyorum. Zaman tünelinden geçermiş gibi bir yolculuk bu. İnancınız her ne olursa olsun kutsal bir şehirdesiniz ve bunun büyüsüne kapılmamak mümkün değil.  Fotoğraf çektiğim anlarda içinde bulunduğum zamana dönüyorum. Geri kalan herşey sanki bir efsun. Tarifi yok…


İsa Peygamber’in çarmıha gerildiğine inanılan yer

İsa’nın kabrinin burada olduğuna inanıldığı için, yeniden dirileceğine inanılan yerde yine burası. Bu yüzden bu kilisenin bir adı da Yeniden Diriliş Kilisesi olarak geçiyor.

Aynı kilise içinde İsa Peygamber’in kabrinin olduğuna inanılan bölüm

Eski Kudüs şehrine girilebilen 7 tarihi kapı var. Bunlardan 6 tanesi Kanuni zamanında yapılmış. 7. kapı olan “Yeni Kapı” ise Abdülhamit zamanında yapılmış.


Fotoğrafta arkamda görünen ise Şam Kapısı. Bu kapıdan şehrinMüslüman Çeyreğine giriliyor.

Kapıdan girer girmez pazar yeri karşılıyor beni. Yeni bir şehre geldiğimde sadece tarihi yapı ve müzelerini değil, mezarlıklarını ve pazarlarını da gezmeyi seviyorum. 

Bu arada hazır Müslüman çeyreğine gelmişken belirtmek isterim ki hediyelik bir şeyler alacaksanız, ya da bi magnet  koleksiyonunuz varsa ve bi parçada buradan ekleyecekseniz alışveriş için en uygun fiyatlar Müslüman mahallesinde…

Tüm dinler iç içe. Şehir teoride 4 çeyreğe ayrılmış olsa da pratikte buna bağlı kalarak gezebilmek neredeyse imkansız. Herşey tezat ama bir o kadar da tuhaf bir uyum içinde. Bu uyumu bir de yukarıdan görmek istiyorum şimdi. 

                          Austrian Hospice

Burası Avusturya’ya ait Hristiyanlar için bir yurt binası aslında. Kahvenizi içip, şehrin uyum içinde ki tezatlığını da gözlemleyebileceğiniz şahane bi nokta aynı zamanda.

Hangi dine ait olduğumuz değil önemli olan. Çünkü tüm dinlerin ortak noktası: İNSAN…

Gezime Yahudi çeyreğinden devam ediyorum. Biraz da acıktım aslında. Sokak lezzetlerinden devam ediyorum. Gevrek alıyorum bir satıcıdan ama biraz devasa bi gevrek bu😋

Büyük olduğu iyi oldu onca kilometre tepmeye açım yani neticesinde😀

Fotoğrafın sağ üst köşesinde “Jewish Quarter” yani Yahudi Çeyreği yazıyor. Kiliseler yerini artık “havra” lara bırakacak. Davut Peygamber’in Kabri ve İsa Peygamber’in havarileri ile yediği “Son Akşam Yemeği” salonu yani “Cenacle” bu çeyrekte.

            Abbey of the Dormation

Hem Davut Peygamber’in kabri hem de “Cenacle” yani İsa Peygamber’in havarileri ile son akşam yemeğini yediğine inanılan salon bu kompleks içinde.


                    Son Akşam Yemeği Salonu “Cenacle”

       Davut Peygamber’in Makamı

Hava kararmaya başladı. Manzarasını gökyüzünün parlement mavisine sakladığım son bi yer kaldı. Yarın ayrılıyorum bu güzel şehirden ve istiyorum ki hafızama bir de gece manzarası kazınsın.

                             📍Aish Hatorah

Bir gün Kudüs’e gelirseniz diye bu yeri mutlaka not edin lütfen. Akşam saat 17 den sonra (şubat tatili için verilen zamandır) buraya çıkın ve gökyüzünün bu tonu ile şehrin ışıklarının güzelliğine bir bakın. 


                      Eski şehri çevreleyen surlar

Yazımı bitirmeden önce eklemek istediğim bir şey daha var. Gezi öncesi araştırma yaparken denk geldiğim bir yazı. Tıp literatürüne “Kudüs Sendromu” olarak geçmiş. Kudüs’e gelen turistlerin %2 bu sendroma yakalanıyormuş. Hangi dinden olduğu fark etmeksizin, gelenlerde dine düşkünlük gözlemleniyormuş. Buradan ayrıldıktan bi kaç hafta sonra ise kendiliğinden geçiyormuş. İlginç değil mi😊

İşinize yarayabileceğini düşündüğüm şu notlarıda ekleyerek yazıma son veriyorum. Dilerim keyifle okur ve bir gün ziyaret etme şansını yakalarsınız bu güzel, mistik şehri…

                      BAZI ÖNEMLİ NOTLAR:

*Pasaportunuzu havalimanına gelirken  unutmayınız. Ve Kudüs’ü gezerken pasaportunuzu yanınızda bulundurunuz.
* Otele varışta otel kartviziti alınız ve yanınızda bulundurunuz.
* Yanınızda Yaz aylarında ceket, kış aylarında ayrıca pardesü bulundurunuz. Hava sıcaklığı Türkiye’ den 5-6 derece fazladır. Akşam-sabah serindir. Sonbahar ve Kış aylarında yanınızda şemsiye veya yağmurluk bulundurunuz.
* Mescid-i Aksa girişlerindeki kontrol noktaları bulunmaktadır. İsrail askerleri soru sorarsa sakin ve ses tonunu yükseltmeden sorularına cevap veriniz.
* Mescid-i Aksa girişlerinde hanımlar ayak topuklarına kadar uzanan kıyafetler giymelidirler.
* Parfüm, kolonya, traş köpüğü, makas, tırnak makası gibi eşyanızı mutlaka bagaj valizinize koyunuz.
* Çok büyük olmamak kaydıyla video kamera ve fotoğraf makinası bulundurabilirsiniz. Havalimanında ve başka yerlerde İsrail asker ve görevlilerinin fotoğraflarını çekmeyiniz.
* Havalimanı giriş ve çıkışlarda görevlilerin soru sorması halinde sakin ve sabırlı cevaplar veriniz.
* Eczaneler yerel doktor reçetesi olmadan aspirin dahil ilaç vermediğinden, kullanmakta olduğunuz ilaçlar varsa yanınıza alınız.
* Yanınızda Amerikan Doları bulundurun (1-5 ve 10′ luk). 
* Telefonunuz yurtdışından aramalara açıksa orada da kullanabilirsiniz (Tüm operatörler için gecerlidir. Arama fiyatlarını operatörünüzden öğreniniz.)
* İsrail pahalı bir ülke. Alışveriş yaparken de pazarlık yapmanızı öneririz çünkü genelde fiyatlarda %30 civarı yükseklik söz konusu.
* Eğer ibadet maksatlı olarak Kudüs’e gidiyorsanız otelinizin Mescid-i Aksa’ya yürüme mesafesinde olmasına dikkat ediniz. Bu sayede ibadet saatlerinde kendi başınıza da rahatlıkla Mescid-i Aksa’ya ulaşabilirsiniz.



    Yeni rotalarda buluşmak üzere…