28.09.2020

LAVANTA KÖYÜ, SALDA, SAGALASSOS: ÜÇÜ BİR YERDE






 
Mis kokulu canımmm lavanta bahçeleri, göz alıcı mavisi ve akıl almaz beyazlıktaki sahilliyle Salda Gölü, yüzyıllardır aynı ihtişamla çağlayan çeşmesi ile Sagalassos Antik Kenti...

Tam olarak bloğumun da sloganı olan “Anlatamam Görmen Lazım” dedirtecek cinsten şahane bi rota var sırada hazırsanız😉




Haritadan daha rahat anlayacağınız üzere gezilecek yerler kendi içinde tam bir üçgen oluşturuyor. Yola çıkacağınız ili baz alarak rotaya istediğiniz noktadan başlayabilirsiniz. Biz İzmir istikametinden geldiğimiz için geziye Lavanta Kokulu Köy’den  başladık ve ilk günün akşam üzeri saatlerini fotoğraf çekimine de daha uygun olduğu için buraya ayırdık.

⭐️Lavanta bahçelerinde fotoğraf çekerken daha mor renkte lavantalarla görüntü yakalamak için sabah erken ya da akşam üzeri saatlerini tercih edin. Gezinizi planlarken bunu da mutlaka gözönünde bulundurun. Neden sizin de instagram hesabınızda Fransa’nın lavantaları ile meşhur Provence Bölgesi’n de çekilmişcesine bol “like” alacak cinsten lavantalı fotolarınız olmasın ki dimi😎


LAVANTA KOKULU KÖY: Geldi mi lavantaların misss kokusu😌




➡️ İzmir-Kuyucak (Keçiborlu / Isparta) 380 km. 
( 4 saat 30 dk )

Lavanta Kokulu Köy, Isparta’nın Keçiborlu ilçesine bağlı Kuyucak köyünün diğer adı. Köy Isparta merkeze 48, Keçiborlu ilçesine ise 15 km uzaklıkta.




Köyü gezmek için en uygun aylar Haziran sonu ve Temmuz başı. Temmuzda lavantalar iyice olgunlaşarak hasat öncesi en mor ve en kokulu halini alıyor. Ağustos ayında geldiğinizde de üst bahçelerde turistler için hasat edilmeden bırakılmış, foto çekimine hala uygun bahçeler bulma şansınız var. Ben bölgeyi ziyaret etmeden önce Lavanta Kokulu Köy Kadın Girişimciler Derneği’ni arayarak hasat dönemi ile ilgili ayrıntılı bilgi almıştım. Sizde geldiğiniz dönem için işi şansa bırakmamak adına arayıp bilgi alabilirsiniz.

⭐️Lavanta Kokulu Köy Kadın Girişimciler Derneği telefon: 0246 541 40 06




Derneğin adından da anlaşılacağı üzere burası köyün kadınlarına, lavanta üretimi üzerinden istihdam yaratmak, turizmi güçlendirmek, alternatif gelir kaynağı oluşturmak için tasarlanmış ve yurtiçi turizm adına son yıllarda çokta başarılı olmuş. Bu yüzden köyün kadınlarına da destek olmak için geldiğinizde lavanta aromalı kahve içmeden, lavantalı dondurma yemeden ve yine lavantalı sabunlardan almadan dönmeyin.





SAGALASSOS ANTİK KENTİ: Antoninler Çeşmesi’nin ihtişamından etkilenmemek ne mümkün😍

➡️Sagalassos bağlı bulunduğu Ağlasun ilçesine 7, Burdur merkeze 35 km mesafede.
➡️Kuyucak (Lavanta Köyü) - Ağlasun 78 km. (1 saat 10 dk)



                                  Antoninler Çeşmesi


Burası Burdur’un UNESCO Dünya kültür Mirası Aday Listesi’nde ki 12.000 yıldır neredeyse hiç bozulmadan bugüne kadar kalabilmiş şehir kalıntılarının bulunduğu antik kenti Sagalassos. Hem konumu, hem de mimarisi olarak kesinlikle büyüleyici🤩

Şehrin en önemli özelliklerinden biri 1000 yıllık bir seramik üretim merkezi olması. Buradan çıkan seramikler dünya üzerinde bir çok antik kente malzeme olmuş. Seramikleriyle ünlü şehrin çeşmeleriyle de ünlü olması şaşırtıcı değil pek tabi ki😅

Kentin en önemli yapısı şüphesiz Antoninler Çeşmesi. Kazı çalışmaları sonunda 2010 yılında hayata döndürülen bu muhteşem yapı M.S 170-180 yıllarında inşa edilmiş. Roma imparatoru Marcus Aurelius döneminde yapılan eser tanrı Dionysos’a ithaf edilmiş. 28 metre genişliğinde ve 9 metre yüksekliğinde olan yapının sağ ve sol tarafında Dionysos’a ait heykeller bulunuyor. Çeşmenin suyu yapının orta noktasından, 4 buçuk metre yüksekliğinden şelale gibi düşüyor. Bunun yanında işlemeli ve kabartmalı sütunlarıyla sizi adeta fantastik bir dünyanın içindeymişsiniz gibi hissettiriyor.


⭐️2020 tarihi itibariyle giriş ücreti 14 tl olan antik kenti müze kart ile ücretsiz gezebilirsiniz. Antoninler Çeşmesi’n de replikaları bulunan heykellerin orjinallerini Burdur Müzesi’n de görebilirsiniz ki bence müze Anadolunun en görülmeye değer müzelerinden. Hadrian ve Marcus Aurelius’a ait devasa büyüklükteki heykellerin büst ve ayak parçaları bu müzede...


                                 
                                      Burdur Müzesi


SALDA GÖLÜ: Mavinin en güzel tonu💙

➡️Ağlasun (Sagalassos Antik Kenti) - Salda gölü 110 km. ( 1 saat 40 dk )



Salda Burdur’un Yeşilova ilçesinde ülkemizin en güzel göllerinden biri. Peki nedir Salda’yı böyle özel ve güzel kılan: Öncelikle Salda Türkiye’nin en temiz, dünyanın ise beşinci en temiz gölü. Suyu o kadar temiz ki rengi Maldivler ile yarışır turkuazlıkta. Kumuda yine Maldivlerle yarışır beyazlıkta. Zaten burayı böylesine cennet bir yer yapanda aslında bu kıyıları. Ona bu beyaz rengi verende magnezyum minerali. 

Bir krater gölü olan Salda’nın suları cam göbeğinden başlayıp, en derin yerlerinde çivit mavisine dönüyor. Çanağı volkanik bir patlama ile oluştuğu için en az mavisi kadar kendiside derin. 184 metre ile Türkiye’nin en derin göllerinden. 

Salda’nın gizemi derin sularında ve turkuaz mavisinde bitmiyor; Salda Mars özellikleri taşıyor. Salda’nın beyaz kayaya benzer kıyıları var. Uzaktan baktığınızda kaya sanıyorsunuz. Elinize aldığınızda ise parçalanıp tortulaştığını görüyorsunuz. 

Gölün çevresi 44 km. Araçla etrafını turlamak, gün batımını izlemek mutlaka yapılması gerekenlerden. “Yüzelim mi” derseniz bolca “suya girmek yasaktır” tabelası göreceksiniz. Sonuçta tatlı su lakin belirlenen alanlarda şansınızı zorlamadan ıslanabilirsiniz.

⭐️Salda da yüzülür mü yüzülmez mi karar sizin ama ıslanmak isterseniz en uygun plaj Tabiat Parkı’nın plajı. Burası Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı olduğu için halk arasında “orman kampı” olarakta geçiyor ama tabelasında “Tabiat Parkı” yazıyor. 



Gezdiniz, yüzdünüz e gün batımını da izlediniz. Buraya kadar gelmişken hem de hali hazırda acıkmışken mutlaka yapmanız gereken son bir şey kaldı. Salda’ya özgü “kıymalı tost” yemek. Kayan Tost bölgenin en meşhurlarından olmakla beraber, bence en berbat mekanı ama olsun. Madem meşhur üstelik bir o kadar da lezzetli siz de burada yiyeceksiniz o zaman🙈




⭐️ Kayan Tost: Dibektaşı Sokak, Yeşilova


Dilerim keyifle okur, zevkle gezersiniz. Dediğim gibi anlatmaya çalıştım çalışmasına ama aslında “ANLATAMAM, GÖRMENİZ LAZIM”😉



5.09.2020

BEN KİMİM 🙋🏻‍♀️


 


“Merhabaaaaaaa tanışalım mı? Benim adım gezgin. Kafamda hep bir rota. Hep en ekonomik sınıftayım uçakta, trende ya da vapurda. Sırtımda sizin ağırlık olarak gördüğünüz çantamdır evim. Duş alamam bazen, makyaj yapıp, saçlarımı tarayamam. Valizin üzerinde yatmışlığım da vardır; bir yabancının evine konuk olmuşluğum da... Tüm bunlara değecek, yaşama dair bir şey vardır zihnimde. Aniden karşıma çıkan bir manzara, çayını içtiğim köy kahveleri, sevdiğim hayvanlar vardır mesela... Bazen kimseciklerin olmadığı bi koy bana havuz olur, kendimi sonsuz maviliklere atarım. Sahi hiç yüzdüğünüz dereden su içtiniz mi? Onu da yapmışlığım var. Keşfederim. Sadece yeni yerleri değil; yeni yüzleri, gülümsemeleri, sesleri hikayeleri ve renkleri... Belki bi yerde görmüşsünüzdür beni. Hani sizin hep “HAYAT SANA GÜZEL” dediğiniz cümledeyim ben. Aslında hayat hepimize güzel. O ilk adımı attıktan sonra👣”


Selammm. Hadi gelin gerçekten tanışalım. Kendi çapında bir “gezgin” olmakla beraber ben Başak. İngilizce öğretmeniyim. Evliyim. Oliver isimli bi tüy yumağının annesiyim. En büyük hayali gezmek olup ve bu sebeple fırsat bulduğu her an maaşını uçak biletlerine yatıran, neşeli, kahkahalarını kontrol edemeyen ama aslında kontrol manyağı bi tipim. 

Seyahat tutkusu bende annem ve babamın aldığı digital bi harita ile daha 7-8 yaşlarındayken önce ülkeleri, sonra başkentlerini, daha sonra para birimlerini ve bayraklarını ezberlemeye çalışmakla başladı aslında. “En merak ettiklerimi” gidip görsem yeter derken şimdilerde o “en merak ettiklerim” hiç bitmiyor; bitmediği gibi listeye de sürekli yenileri ekleniyor🙈

Blogger olma heveslisi değilim. “Gezdiğin yerleri anlat, biz de faydalanalım” diyen arkadaşlarımın eseriyim. 

Ben Başak. Bence iyi bir insanım. Dünyanın verilmiş en güzel hediye olduğuna inanan, kainatın anlamını arayan, kafasında hep soruları olan, merak eden, insanları seven bir kadınım❤️ İşte bu ben: Başak...