28.06.2022

 




                                            SCHENGEN VİZESİ NEDİR, NASIL ALINIR ?

 

Neler çektim vakti zamanında bu vizeyi alabilmek için. Şimdi yeşil pasaport ile gezebilme rahatlığına ulaşmış olsam da bugüne kadar gezdiğim ülkelerin neredeyse üçte ikisi Schengen alabilme stresi ile gezildi bunu da belirtmek isterim. Hollanda’dan aldığım ret bile vardır ki o da ayrı bir yazı konusu : )

 

SCHENGEN VİZESİ NEDİR?

 

Schengen vizesi: Schengen Bölgesi olarak bilinen, Avrupa da 26 ülkeyi kapsayan ve tek bir vize ile tüm bu ülkeleri gezmenize olanak sağlayan vizenin ta kendisi. Örnek vermek gerekirse Schengen vizenizle Fransa’ya gittiğinizde, oradan Hollanda’ya, oradan Belçika’ya geçebileceğiniz anlamına geliyor.

 

SCHENGEN VİZESİ İLE GİDİLEBİLECEK ÜLKELER:

 

Almanya, Avusturya, Belçika, Çek, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İtalya, İzlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Lihtenştayn, Macaristan, Malta, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya, Yunanistan.

 

VİZE İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER:

 

·         Her vizenin üzerine bir geçerlilik süresi basılır ve bu süre içinde gidip dönmüş olmanız gerekir.

·         Her 6 ayda en fazla 90 gün Schengen Bölgesi’n de kalabilirsiniz. Yani 6 aylık bile vize almış olsanız, 90 gün sonunda Schengen Bölgesi’nden ayrılmanız gerekir.

·         Bir yıllık Schengen vizeniz varsa yine aynı kural geçerli. Vizenizin ilk 6 ayında 90 gün, ikinci 6 ayında bir 90 gün daha olacak şekilde toplam 180 gün  Schengen Bölgesi’n de kalabilirsiniz. Farklı ülkelerde olmanız önemli değil, önemli olan Schengen Bölgesi’n de geçirilen toplam GÜN sayısı.

·         Vize başvurusuna giderken pasaportunuzun en az 6 ay geçerli olması gerekmektedir. Pasaportunuzun süresi bittiğinde bu pasaporta basılı devam eden bir vizeniz varsa, yeni pasaportunuzla birlikte eski pasaportunuzdaki vizeyi göstererek ülkeye giriş yapabilirsiniz.

 

 

AYNI VİZE İLE KAÇ KEZ SCHENGEN BÖLGESİNE GİRİLEBİLİNİR ?

 

Schengen vizesi veriliş şekline göre üç çeşit giriş sağlıyor. Bunlar : tek giriş olan SINGLE ENTRY, çift giriş sağlayan DOUBLE ENTRY ve çoklu giriş sağlayan MULTIPLE ENTRY.

 

 

SINGLE ENTRY:

Eğer vizenizde tek giriş yazıyorsa, o vize ile bir kez Schengen Bölgesi’ne giriş yapabilirsiniz. Örneğin Yunanistan’a gittiniz ve Türkiye ‘ye geri döndünüz. Vize süreniz devam ediyor bile olsa vizeniz geçerliliğini yitirir. Yeniden Schengen Bölgesi’ne girebilmek için bir vize daha almak gerekir. ANCAK Schengen Bölgesi’ni terk etmeden ülkeden ülkeye geçiş yapabilirsiniz. Yukarıda ki örnekte bahsettiğim gibi Yunanistan’a gittiğinizi farz edersek Türkiye’ye dönmeden diğer Avrupa ülkelerine geçiş yapabilirsiniz. Burada önemli olan tek şey Schengen Bölgesinden ayrılmamak ve 6 ayda 90 gün sınırını aşmamak.

 

DOUBLE ENTRY:

Eğer vizeniz çift girişli ise vize süreniz boyunca Schengen Bölgesine iki kez giriş çıkış yapabilirsiniz. Yine 6 ayda en fazla 90 gün kalabilirsiniz. Bir yıl geçerli vizeniz varsa ilk 6 ayında 90 gün, 2. Altı ayında bir 90 gün daha kalabilirsiniz. İlk 6 ay içinde 2 kez giriş çıkış yapsanız dahi tek seferde toplam 180 gün kalamazsınız.

 

MULTIPLE ENTRY:

Vizeniz de çoklu giriş izni varsa Schengen Bölgesine sınırsız sayıda giriş çıkış yapabilirsiniz. 6 ayda 90 gün kuralı her şekilde geçerli.

 

HANGİ ÜLKEDEN VİZE BAŞVURUSU YAPMALI:

 

Burada en önemli olan nokta ilk olarak hangi ülkeye giriş yapacağınız. Her zaman ilk gideceğiniz ülkeye başvuru yaparak vize almalısınız. Schengen Bölgesinde serbest dolaşım hakkı olsa da, ülkeye ilk girişte görevli memurun sizi farklı bir ülkenin vizesi ile kendi ülkesinin sınırlarına almama yetkisi var. Almanya bu anlamda en kuralcı ülkelerden. Elinizde devam edeceğiniz ülkenin bileti varsa işiniz kolaylaşabilir ama yine de risk almamakta fayda var.

 

Ülkemizde vize başvuruları o ülkenin konsolosluklarına yapılıyor olmakla beraber artık bir çok ülke hem kolaylık sağlamak hem de işleri hızlandırmak adına başvuruları aracı şirketler vasıtasıyla kabul ediyor. Bu kurumlar şüphesiz vizenize karar veren kurumlar değiller. Onlar sadece evraklarınızın işleme konulmasını sağlıyorlar.

 

Almanya, İtalya gibi ülkeler IDATA ile çalışırken; Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa ve Estonya gibi ülkeler VFS GLOBAL ile evrak kabul ediyorlar. Aracı kurumu vize başvurusu yapmadan önce internet den araştırmayı ve o ülke için istenen evrakları kontrol etmeyi unutmayın. Bir çok evrak aynı olsa da ülke bazında değişiklik gösteren ya da ilk başvurularda ekstra istenen evraklar olabiliyor.

 

 

BAŞVURU SÜRECİ:

·         Pasaportunuzun geçerlilik süresini kontrol edin

·         Gideceğiniz ülkenin çalıştığı aracı kurumu kontrol edin

·         Bu kurumdan randevu almak için online başvuru yapın ya da telefon edin

·         Kurumun sayfasında yer alan, istenen evrakları hazırlayın

·         Verilen gün ve saat de aracı kurumda olun. Vize ücretinizi ödeyip, biyometrik kayıtlarınızı yaptırın ve evraklarınızı teslim edin

·         Artık dua ederek beklemeye başlayabilirsiniz. Pasaportunuz başvuru işlemleri sırasında verdiğiniz adrese gelecek. Bazen mesaj yolu ile vizenizin onaylanıp onaylanmadığını pasaportunuz elinize ulaşmadan öğrenme şansınız oluyor. Bazen bu msj gelmiyor ve eliniz kalbinizde, gözünüz yolda pasaportu bekliyorsunuz.

 

GEREKLİ EVRAKLARI HAZIRLAMA:

 

Pasaportunun en az 6 ay geçerli olduğunu kontrol ettiniz. Sıra geldi evrakları hazırlamaya. ( Nadir olarak bazı ülkeler 6 ay değil en az 1 yıllık geçerlilik süresi isteyebiliyor. Kontrol etmeyi unutmayın. )

Schengen vizesi için gideceğiniz ülkenin başvuru formunu doldurmanız gerekiyor. Tüm ülkelerin kabul ettiği standart bir form yok. Ülkeden ülkeye değişiklik gösteren bu formu gideceğiniz ülkeye göre dolduruyorsunuz. Aynen form da olduğu gibi evraklarda farklılık gösterebiliyor. Özellikle ilk başvurularda fazladan belgeler istenebiliyor. Başvuru yapacağınız aracı kurumun sayfasında öğrenci ya da çalışan; turizm ya da iş amaçlı olarak istenen evrakları grup grup görüyor ve ona göre hazırlıyorsunuz.

 

Aracı kuruma hazırladığınız belgelerinizi teslim etmek için bu kurumdan randevu almanız gerekiyor. Bu randevuyu aracı kurumların web sitelerinden bir form doldurarak yapıyorsunuz. Slovenya dışında tüm ülkelerin başvuruları aracı kuruma yapılıyor sadece bu ülke için konsolosluğuna başvurmanız gerek.

 

Eğer ilk kez vize başvurusu yapıyorsanız parmak izi gibi işlemler için birebir kendinizin bulunması gerekiyor ancak 5 yıl içinde parmak izi verdiyseniz, vize başvurusu için yerinize bir başkasına vekalet verebiliyorsunuz. (İki yaş altı çocuklar parmak izi vermekten muaf )

Vize merkezine geldiğinizde sıra numarası alarak bekliyorsunuz.

 

VİZE ÜCRETLERİNİN ÖDENMESİ:

 

Schengen vize ücretlerini ve vize merkezi işlem bedelini, başvurduğunuz ülkenin bağlı olduğu aracı kurum gişelerinden Euro ya da tl olarak ödüyorsunuz. Bu dekontu da başvuru belgeleriniz arasına ekliyorsunuz. Gideceğiniz ülkenin bir aracı kurumu yoksa, direkt ülkenin konsolosluğuna başvuru yapmanız gerekiyorsa, ücreti konsolosluğun verilen banka hesabına yatırmanız gerekiyor.

VİZE HAKKINDA EN ÇOK SORULAN SORULAR.

 

1.       Vize kaç gün de çıkar?

 

Çoğu zaman 5 gün için de çıksa da bayram, tatil gibi durumlarda 10 günü aştığı olabiliyor.

 

2.       Vize ile ülkeye giriş garanti mi?

 

Hayır değil. Herhangi bir nedenle sınır görevlisi sizi ülkeye vizeniz olsa dahi almayabilir.

 

3.       Vize alamadım ne yapmalıyım?

 

Başvurunuz evrak eksikliği, hatalı belge sunma ya da gitmek isteme sebebinizi yeterince açık ifade edememe gibi nedenlerle reddedilebilir. Bu durumda itiraz etme ve yeniden başvuru yapmak için 1 ayınız var. Bunun için yeniden vize ücreti ödemeniz gerekiyor. İlk ödediğiniz ücret yanıyor.

 

4.       Daha önce Schengen almış olmam işi mi kolaylaştırır mı?

 

Evet kolaylaştırır. Hem vizenizin çıkma süresinde hem de daha uzun süreli vize almanız konusunda size kolaylık sağlar.

 

5.       İlk başvuru hangi ülkeye olmalı?

 

Ülkeler arası geçiş olsa da ilk başvuru her zaman ilk gireceğiniz ülkeye olmalı. Buradan başka bir ülkeye aktarma yapacaksanız uçuş biletiniz işinizi kolaylaştırır ama yine de sınır görevlisinin sizi almama yetkisi olduğunu unutmayın.

 

6.       Hesapta ne kadar para olması gerek?

 

Bu gideceğiniz ülkeden kalacağınız gün sayısına ve hatta kaç kişi gideceğinize göre değişen bir rakam. Hesabınızda ki para ne kadar yüksekse o kadar iyi.

 

 

7.       Hangi ülkeden daha kolay vize alırım?

 

Vize başvurularında inisiyatif tamamen konsolosluklar ve büyükelçiliklere aittir. Burada en önem verilen konu ise güven. Başvuru sahibinin Türkiye’de bir işi, kurulu düzeni, aylık belli bir geliri, mal varlığı varsa, yabancı bir ülkeye yerleşmeyeceğine kanaat getirilirse vize alması kolaylaşır. Ancak başvuru sahibinin Türkiye’de düzenli bir işi yoksa, bankada gösterdiği para azsa vize yetkilisi bu kişinin kendi ülkesinde kalacağını düşünür ve vizesine ret verebilir. Bunun dışında ülkelerin birbirleriyle olan politik durumları bile bunu anlık etkileyebilir.

Avusturya’nın vize konusunda en çok zorluk çıkaran ülkelerden olduğu söyleniyor. Diğer en çok ret veren ülke ise Lüksemburg. Bunun en büyük sebebi ise diğer Avrupa ülkelerine göç politikasıyla ilgili uyguladıkları sistem. Kendileri de bunu açıkça ifade ediyorlar zaten. Son zamanlarda sıkıntı çıkaran bir diğer ülke Hollanda. Genel turist politikalarını değiştirmişler. En ünlü sokaklarına turist sayısında sınırlama getirmişler ve bu sebeple ret verme ihtimalleri var. Kendileri yıllar önce iki kez ret aldığım ülkedir bu arada : ) Finlandiya ve Norveç de refah seviyesi yüksek ülkelerden olduğu için ve yine göçmen akışını önlemek amacıyla vize sürecini zora sokan ülkeler listesinde. Tabi bunlar değişkenlik gösteren asla net ifadeler ile belirtilemeyecek sadece genel istatistiklere bakılarak yapılabilecek  yorumlar sadece.

 

Bu anlamda Avrupa da en kolay vize alınabilecek ülkelerin başında Yunanistan geliyor. Özellikle yazın Yunan adalarına giden tatilciler kolaylıkla Schengen vizesi alabiliyorlar. Vize sürecinde zorluk çıkarmayan bir diğer ülke Macaristan. Diğer Avrupa ülkelerine geçiş kolaylığı ile de cazip bir ülke kendisi. Göz alıcı doğasıyla farklı bir seçenek olan İzlanda da evraklarınız tam olduğunda sorun çıkarmayan ülkelerden. Fransa’nın da pandemi süreci sonrası turist akışını canlandırmak adına vize işlemlerinde sıkıntı çıkarmadığı söyleniyor.

 

Umarım aklınızda ki sorulara cevap bulabileceğiniz, işinizi kolaylaştırabilecek bir yazı olmuştur. Aklınıza takılan diğer tüm sorularınız için bana basak.wanderlust instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

 

Kolay vizeli günler : )

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



                                                               ISPARTA - DENİZLİ - UŞAK

                                                                GÜL HASADI FESTİVALİ



Haziran ayı boyunca devam eden Isparta Gül Hasadı Festivali'ne, Denizli ve Uşak'ta ki bir kaç şahane destinasyonu da ekleyerek oluşturabileceğiniz mükemmel bir rota önerisi ile geldim. Son yıllarda Isparta dendiğinde akla lavanta gelse de, şehir dünyanın en önemli gül üretim merkezlerinden. Bu güzel ilimizi Haziran ayı içinde ziyaret ettiğinizde pembe güllere, Temmuz da geldiğinizde ise mor lavantalara doyacaksınız. 

Hızına yetişemediğimiz benzin ve mazot zamlarından sonra kendi özel aracımızla seyahat etmenin yavaş yavaş tarih olduğu şu günlerde bu geziyi tur ile yapmaya karar verdim. Tur işi şans işidir. Ne kadar araştırırsanız araştırın, rehberinden mola noktalarına kadar genel olarak pek çok şeyi ancak deneyimleyerek görebilirsiniz. Şanslıydım ki güzel bir tura, harika bir rehbere ve şahane bir ekibe denk geldim. Gezengenler aracılığı ile katıldığım bu tur gözüm kapalı tavsiyemdir. Turun detaylarına ve daha fazla tura instagram hesapları üzerinden ulaşabilirsiniz. @gezengenler 


1. GÜN ( CUMARTESİ )


Cuma akşamı İstanbul hareketli başlayan turumuzun Cumartesi sabahı ilk mola noktası Isparta Güneykent  Gülbirlik Gül Fabrikasıydı. Bugün dünyanın gül ihtiyacının büyük bir yüzdesini karşılayan Isparta'da her yıl Haziran ayında düzenlenen Gül Hasadı Festivali kapsamında fabrikayı binlerce kişi ziyaret ediyor. Rehber eşliğinde gezilen fabrikada, gülün dalından girdiği şişeye kadar olan tüm yolculuğu anlatılıyor. Fabrikayı gezmeye geçmişten günümüze kadar gelen ve gül suyu yapımında kullanılan aletleri görerek başlıyoruz. Rehberimiz bize gülsuyu ve gül yağının geleneksel ve modern yöntemler ile nasıl elde edildiğini anlatıyor. Burada ki güllerin park ve bahçeler için yetiştirilen iri yapraklı ve hoş kokulu güllerden değil, yağı daha kıymetli olan, çiçeği daha küçük ve genellikle pembe renk olan sanayi tipi güller olduğunu öğreniyoruz. Orijinal gülsuyu ve gül yağının buram buram gül esansı kokmaması gerektiği, kendine has daha doğal bir koku ve aroma taşıdığı da bilgilerimize ekleniyor.




Fabrika içinde iki adet kocaman gül havuzu var. Gerçek gül yaprakları ile dolu bu havuzlarda harika fotoğraflar çekmek mümkün. Binlerce pembe gül yaprağı üzerine kendimizi bırakıveriyoruz. Yaprakların üzerinde yürümekte ayrı bir deneyim oluyor. Şüphesiz fabrikanın en ilgi çeken bölümü olarak burası biraz kalabalık ama kısa bir süre bekleyerek herkese sıra geliyor. Tur grupları fabrikaya belirli zaman aralıkları ile alındığı için biraz da olsa yoğunluk önlenmiş oluyor. Bireysel gelen ziyaretçiler de belirli bir sayı üzerinde iseler yine rezervasyon ile gezmek durumundalar. Hasat haziran ayında olduğu için ister istemez belirli bir dönemde yığılma olması rezervasyon şartını gerektiriyor.

Fabrika satış mağazasından alışveriş yapma şansınız var. Önceden bu satış noktaları bir çok ürüne daha uygun fiyatlı ulaşmamız demekti ancak ben bu gezide fiyatlara yansımış böyle bir uygunluk gözlemlemedim. Yanınızda taşımak zorunda kalmanız da cabası. Belirtmek isterim ki popüler alışveriş sitelerinde fabrika da satılan bir çok ürün daha uygun fiyatlıydı.




Fabrika gezimizi tamamlayıp gül bahçelerine geçiyoruz. Bahçeleri gezmenin kişi başı 25 tl gibi bir ücreti var. Ücret karşılığında sizlere topladığınız gül yapraklarını koyabilmeniz için işlemeli, hoş keseler veriyorlar. Galoşlarımızı giyerek bahçelere geçiyoruz. Galoş giyme sebebimiz bahçeleri korumak değil, ayakkabılarımızın kirlenmesini önlemek. Fotoğraflar da iğrenç göründüğünü düşünerek, ayakkabıların leş olması pahasına tabi ki galoşları hemen çıkarıyoruz : ) Gül yapraklarını nasıl toplamamız gerektiğini öğreniyor ve biz de gül yaprağı toplamaya başlıyoruz. 




Gül bahçelerinden pespembe kareleri galerimize ekleyerek, yeniden yola çıkıyoruz. Turumuzda sırada Eğirdir Gölü, kalesi ve Ayastefanos Kilisesi var. Devam eden tadilat dolayısıyla kapalı olan kiliseyi göremiyoruz. Göl kenarında yürüyüş yapıyoruz. Dilerseniz gölde tekne turu yapma ve içindeki minik adacığa geçme şansınız da var. Bu bölgeyi daha önce ziyaret ettiğimde seyir terasına çıkmıştım. Yukarıdan gölün güzel bir manzarası var. Burada bir de Yörük Çadırı vardı ki isterseniz göl manzaralı yemek yemeniz de mümkün. ( Akpınar Yörük Çadırı Seyir Terası )

Eğirdir 'cittaslow' yani yavaş şehirlerden. Trafikten uzak olması, hava kirliliği oranının düşük olması güzelliğini de beraberinde getiriyor. Gölün çevresinde yürüyüş ve bisiklet parkurları var. Özellikle kamp yapmayı seven gezginlerin ve motosiklet gruplarının her yıl uğradığı duraklardan bir tanesi.

Eğirdir gölü plajı olan, yüzebileceğiniz göllerden. Adını altın sarısı kumlardan alan Altınkum Plajı, suyu sığ olduğu için özellikle çocuklu aileler tarafından sıkça tercih ediliyor. Gölün suyu tatlı. Burada yüzmek değişik bir deneyim. İlk gelişimde deneyimle şansım olmuştu ve çok keyif almıştım. Vaktiniz olursa bu plajda yüzmeniz tavsiyemdir.


Eğirdir Gölü ile birlikte Isparta'ya veda ediyor, Denizli Pamukkale'ye doğru yola çıkıyoruz. 


Pamukkale, doğal ve tarihi güzellikleri aynı anda bünyesinde barındıran nadir yerlerden. Tamamını gezebilmek kafadan 4-5 saat. Turumuzun planında sadece travertenler var. Neyse ki daha önce birçok kez gezdiğim için, Hierapolis Antik Kenti'ni görmemeyi sorun etmiyorum : )

Hepsini gezecek vaktiniz olursa günü şu şekilde planlayabilirsiniz : Ören alanının üç ana girişi var ama çoğunlukla ikisi aktif kullanılıyor. Güney Kapısı olarak bilinen üst kapıdan girerseniz önce Hierapolis Antik Kenti'ni görüyorsunuz. Devamın da sırasıyla Antik Havuz ve Travertenleri görüyorsunuz. Aynı şekilde alt girişi kullanırsanız da önce travertenleri görüyor ve antik şehre doğru bir gezi planlamış oluyorsunuz.  Planlamanızı yukarıdan aşağıya yaparsanız gün batımında eşsiz bir manzara sizi bekliyor olacak. Gökyüzünün renkleri travertenlere yansıyor ve günün diğer saatlerinde gördüğünüzden çok daha dehşet bir manzara ile karşılaşıyorsunuz.

Travertenlere her türlü ayakkabı ile basmak yasak. Bu yüzden yanınıza poşet alın ki ayakkabı ya da terliklerinizi çıkardığınızda taşımanız kolaylaşsın. Yoksa benim gibi terlikleri arka cebinize sokmak zorunda kalırsınız : )

Antik Havuz'da yüzecekseniz yanınızda havlu ve mayo bulundurun. Almayı unutursanız satış yapan dükkanlar var ama fiyatlar tabi ki biraz yüksek. Antik Havuz namı diğer Kleopatra Havuzu burada yaşayabileceğiniz en eşsiz deneyim. Tarihi kalıntı ve sütunların içinde yüzmek paha biçilmez.

Travertenler ve antik kent girişi müze karta ücretsiz. Kartınız yoksa burada çıkarmanız mümkün. Aksi takdirde giriş ücreti 150 tl. MEB öğretmenleri ve 18 yaş altı için yine ücretsiz. Yaz uygulamasına göre müzeyi her gün 06:30 / 19:30 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Burada bir dip not eklemek isterim ki müze kartınız olsa dahi Antik Havuz'dan ücretsiz yararlanamıyorsunuz. Havuzun 130 tl olan ücreti müze kart ile yüzde 50 indirimli olarak 65 tl ye düşüyor. Ücretin tamamını da alsalar bu eşsiz deneyim için değer.

Ve bir dip not daha. Buraya kadar gelmişken vaktiniz varsa Hierapolis'e çok yakın olan Laodikeia Antik Kentini de mutlaka görün.

Gezimizde 1. günün sonuna geliyoruz. Konaklama Karahayıt'ta ki termal otelimizde. Karahayıt - Pamukkale arası yaklaşık 5 km. Burası termal kaplıcaları ile meşhur. Bölge her yıl bu anlamda çoğu yabancı olmak üzere birçok turisti ağırlıyor. Biz turumuzun anlaşması dahilinde Richmond Termal Otelde konaklıyor ve her türlü hizmetten çok memnun kalıyoruz. Otel müşterisi olarak biri açık biri kapalı olan termal havuzlardan yararlanıyor, dilersek olimpik havuzunda yüzebiliyoruz. Dünya mutfağını da bünyesinde barındıran lezzetleri ve gece eğlencesi ile hem otel hem de otel seçiminden dolayı turumuz bizden tam puan alıyor.


2. GÜN ( PAZAR )





Bugün günlerden Işıklı Göl. Bu turu planlamamıza sebep olan rotanın ta kendisi. Her yıl Haziran ayında üzerinde açan binlerce nilüfer çiçeğine ev sahipliği yapan göl, peri masallarını andıran manzaralar sunuyor. 

Otelde aldığımız kahvaltının ardından Denizli / Çivril'e doğru yola koyuluyoruz. Göl, Çivril'in Beydilli köyü sınırları içinde. Gölün çevresinde köylü teyzeler şahane gözlemeler yapıyor. Çay kahve içebileceğiniz minik işletmeler var. Biz gruplar halinde teknelerimize yerleşiyoruz. Kooperatif tarafından işletilen tekneler 3-4 kişilik. Bazıları 5 kişi de alabiliyor. Fiyat her tekne için aynı. Kaç kişi binerseniz binin, tekne ücreti 2022 yılı için 200 tl. Bu fiyat ve süre genellikle bizim gibi gelen tur grupları için geçerli. Dilerseniz önceden rezervasyon yaptırarak daha uzun süreli bir tura katılma şansınızda var. İki saat süren bu uzun turlarda gölün ortasında yer alan adaya geçme ve burada yaşayan kuş türlerini gözlemleme imkanınız da var. Bizim kaptanımız Kamil Kaptan. Tekne turu boyunca hem samimiyeti hem de tatlı sohbetiyle gönlümüzü kazanıyor. Tur boyunca daha güzel fotoğraflar çekebilelim diye, bizi hep çiçeklerin en yoğun olduğu yerlerine götürüyor gölün. Ve bir dip notta buraya eklemek isterim ki bu tekne turlarına günün erken saatlerinde katılmakta fayda var çünkü nilüfer çiçekleri akşam üzeri 3-4 gibi kapanmaya başlıyor.




Tekne gölün açıklarına doğru yol aldıkça önce sazlıklar artmaya başlıyor. Sazlıkların ardında ise farklı bir dünya bizi bekliyor. Binlerce nilüfer çiçeği ile kaplı bir göl değil burası adeta cennet. Bir peri kızı olsam sanırım burada yaşardım. Gölü çevreleyen dağın silüeti nilüfer çiçeklerinin arasından göle yansıyor. Tekneden suya sallandırdığım ayaklarımı çiçeğin yaprakları okşuyor. Büyüleyici...

Yüzlerce kare fotoğraf ve video çekiyoruz. Hiçbiri bizi tatmin etmiyor. Göl ve manzara o kadar nefes kesici ki hiç bir karenin bunu yansıtmadığını düşünüyoruz. Yaklaşık olarak bir saat süren turumuz bitmesin istiyoruz.

Yazımın bu kısmında büyük puntolara geçmek istiyorum. Çünkü biliyorum hiç bir doğal güzelliğimizi yeterince koruyamıyoruz. NİLÜFER ÇİÇEKLERİNİ KOPARMAK YASAK. CEZASI ÇOK YÜKSEK. BU GÜZEL KÖYÜ VE GÖLÜ HER ANLAMDA KORUYUP KOLLAMAK HEPİMİZİN GÖREVİ. LÜTFEN TEMİZ TUTALIM. ÇİÇEKLERİNE ZARAR VERMEYELİM. BURANIN HER TÜRLÜ CANLININ DOĞAL YAŞAM ALANI OLDUĞUNU UNUTMAYALIM. DİLERİM Kİ SONU 'SALDA'YA' BENZEMESİN. ONUNLA AYNI KADERİ PAYLAŞMASIN.


Aklımızda kalan nilüfer çiçekleriyle yeniden yollara düşüyoruz. Hedef ilimiz Uşak. Rotamızda sırasıyla Clandras Köprüsü ve Şelalesi ve son olarak da Ulubey Kanyonu var.





Yeni rotaya başlamadan önce Clandras Balık Restoranda yemek molası veriyoruz. Bölgenin tatlı su balığı meşhur. Sadece balık değil yanında servis edilen tereyağı, meze ve salataları da bizden tam puan alıyor.

Clandras Köprüsü yani zamanının su kemeri ve suya düşen aksi çok hoş bir manzara oluşturuyor. Tarihe tanıklık etmiş bir köprünün üzerinden geçmek, suyunun şıkırtısını dinlemek ise ayrı bir his, ayrı bir zevk.

Uşak / Karahallı sınırları içinde kalan köprü, Frigyalılar döneminde inşa edilmiş ve zamanında üzerinde bulunduğu nehrin iki yakasına su taşımak amacıyla kullanılmış. 




Aynı nehir üzerinde bulunan ve 1960 yılında kurulan Karahallı Hidroeletrik Santralı ise Türkiye'nin ilk santrallerinden olup, kurulduğu günden itibaren kesintisiz elektrik üretmekte.




Pekiiiii Dünya'nın en büyük 2. kanyonunun Türkiye'de olduğunu biliyor muydunuz? Ulubey Kanyonu, 77 km uzunluğuyla ABD de ki Grand Canyon dan sonra dünyanın en uzun 2. kanyonu. Bu kanyon Büyük Menderes grabeninin çökmesi sonucu oluşmuş. 2013 de tabiat parkı ilan edilip, 2015 yılında da üzerine cam bir seyir terası kurulmuş. Değeri geç keşfedilen yerlerden yani. 




Kanyonda müze kart geçerli değil. Terasa çıkış kişi başı 10 tl. Galoş giyerek gezmeniz öneriliyor. Her yerde çöp bidonları olmasına rağmen galoşlar yerlerde uçuşuyor. Bir öğretmen olarak kendimi sorguladığım anlar yine. 'Nerede yanlış yapıyor, neden eğitemiyoruz? 




Kanyon bizim turumuzun son rotasıydı. Bireysel gelmiş olsaydım bu rotaya ekleyeceğim bölgeye yakın diğer güzel noktalar şunlar olurdu:


1.  Laodikeia Antik Kenti

2. Blaundos Antik Kenti

3. Taşyaran Vadisi

4. Antik Havuz ( Kleopatra Havuzu )


Daha önce ziyaret ettiğim için plana dahil etmeyeceğim ama sizlere tavsiye edebileceğim diğer rotalar ise: 


1. Salda Gölü

2. Burdur Arkeoloji Müzesi

3. Sagalassos Antik Kenti

4. Ve eğer gezinizi Temmuz ayı içerisinde gerçekleştiriyorsanız Isparta / Kuyucak Köyü lavanta bahçeleri.

Bir sonra ki yazım da bu rotanın bilgi ve önerilerinin geleceğini de buradan duyurmuş olayım o zaman.

Siz bu satırları okurken ben çoktan yollara düşmüş olacağım. Ve döner dönmez sizlerle paylaşacağım. Kalbime, ruhuma iyi gelen, kalbinize ruhunuza iyi gelsin diye...